Düşündüğünüzde, vücudumuzun ne kadar mükemmel işlediğini, ne kadar ince hesaplar yaptığını, herşeyin nasıl da kusursuz ayarlanabildiğini görebiliyorsunuz. Bütün bunlar, biz farkına bile varmadan oluşuyor içimizde. Vay be! neymiş bu böyle demeden geçemiyor insan… İşte beni çok şaşırtan, anlatmaya çalışacağım hormon adrenalin.
Vücudumuza, böbrek üstü bezleri tarafından, bir tehlike, korku, öfke, heyecan durumunda salgılanır. Tehlikenin ortaya çıkmasıyla aynı anda, vücutta adeta alarm düğmesine basılır.Beynimiz, olanca hızıyla böbreküstü bezlerine emir verir. Bu bezlerden, derhal vücuda adrenalin hormonu salgılanır. Salgılanan adrenalin, beyin, kalp, kaslar gibi yaşamsal organlara giden damarları genişletir, bu organların artan kan ihtiyaçları bu şekilde karşılanır. Deriye, sindirim sistemine giden damarları daraltır, çünkü tehlike durumunda sindirime ya da deriye daha az kan gitmelidir.Herhangi bir tehlike karşısında yaralanabilirsiniz ve bu da daha az kan kaybetmenizi sağlar.Vaaauvv! Aşırı heyecan durumunda derinin solgun bir renk alması da, bu yüzendir. Öte yandan, adrenalin kalbe gittiği zaman, kalp hücrelerinin kasılmalarını hızlandırır, kalp daha hızlı atar ve kaslara, ekstra güç için gerekli, ekstra kanı pompalar.Kaslara ulaştığı zaman, kasların ekstra güçle kasılmalarını sağlar. Adrenalin, karaciğere ulaştığında, buradaki hücrelere, kana daha çok şeker yollamalarını emreder. Çünkü artı güce kavuşmuş kasların, enerjiye ihtiyacı vardır. Bu emirle yeterli yakıt da sağlanmış olur. Bakınız aniden nasıl güçleniyoruz…Adrenalin sayesinde gücümüz kat be kat artar. Hani sinirlendiğimiz, korktuğumuz anlarda yaptıklarımıza şaşarız, bizden çok güçlü konumda olana, karşı koyabilecek hale geliriz. İşte sebebi adrenalin……